VEDA
Herkese merhaba arkadaşlar, umarım iyisinizdir, ben çok iyiyim...
Okunması gereken kitaplar bölümümüzde bugün yine çok güzel bir aşk ve tarih kokan eseri inceleyeceğiz. Bayılıyorum ikisi bir arada olunca hele bir de usta kalemlerden çıkmışsa eser tadından yenmiyor...
Bugün ki inceleyip size anlatacağım eser Ayşe Kulin'in güzel eseri ''VEDA''.
Daha önce Ayşe Kulin'in ''Handan'' romanını da inceleyip değerlendirmiştim eğer hala okumadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz...
Neden ''Veda'' ?
İtilaf Devletleri’nin işgali altındaki İstanbul’da Osmanlı Devleti’nin son maliye nazırlarından Ahmet Reşat Paşa’ın konağında yaşananları anlatır...
Daha detaylı olarak konusu bölümünde anlatacağım...
Veda, ilk olarak 2007 yılında Everest Yayınları tarafından basılmıştır. Son baskısı yine aynı yayınevi tarafından 2016 yılında basılmıştır...
Romanın ilk baskı kapak tasarımı ise girişte ilk görmüş olduğunuzdur, son baskı ise hemen yukarıda bulunan tasarımdır. İkisi de aynı resim üzerine basılmıştır. Kapakta ki kişi 'Ahmet Reşat'ı temsil etmektedir, düşünceli ve üzgün bir bakışı arka fon da ise işgal altında ki İstanbul bulunmaktadır...
Romanın toplam sayfa sayısı 390'dır...
Peki ''Veda''nın Konusu Nedir ?
Esir Şehirde Bir Konak alt başlığını da taşıyan roman Kulin’in aile hikâyesini üç nesil öncesinden başlayarak yarı kurgusal olarak aktarmaya başladığı üçlemesinin ilk kitabıdır. Yazarın annesine Sitare Hanım ve dedesi Ahmet Reşat Bey’e ithaf ettiği roman, kısmen gerçeklere kısmen kurguya dayanır ve biyografik özellikler taşır. Bu kitabı devamında yazarın 'Umut' adlı romanı izler...
Romanın ana karakterleri; Saraylıhanım, Behice, Ahmet Reşat, Mehpare, Kemal, Azra, Leman, Suat, Mahir, Mehpare’nin halası, Hüsnü Efendi
Son Osmanlı Maliye Nazırı Ahmet Reşat Paşa konağında; eşi, iki kızı ve konak çalışanlarıyla birlikte yaşamaktadır. Konağın çatı katında Sarıkamış gazisi yeğeni Kemal hasta olarak kalmaktadır ve bakımıyla da konakta yaşayan Mehpare ilgilenmektedir. Kemal, ülkenin işgalden kurtuluşu için çalışan gizli derneklere yardım eder ve işgalci güçler tarafından arandığı için gizlenmek zorundadır. Sarıkamış’tan döndüğünden beri hasta olan Kemal’in bakımını Mehpare yapar. Mehpare ile Kemal arasında bir aşk doğar ve Mehpare bu ilişkiden hamile kalır...
Dayı Ahmet Reşat Paşa ile yeğen Kemal arasında birinin saltanat, diğerinin milliciler yanında olması nedeniyle bir gerginlik vardır. Ahmet Reşat Paşa’nın Osmanlı kabinesinde Maliye Nazırlığına getirilmesi ile saltanattan yana konumu kesinleşmiştir ama Paşa, Anadolu’daki milli orduya gizliden maddi ve manevi destek sağlar...
İşgal kuvvetlerinin Meclis-i Mebusan’ı dağıtmasından sonra Kemal, Mehpare ile birlikte aile dostları Azra Hanım’ın daha güvenli bir yer olduğu düşünülen konağında saklanır. Azra Hanım’ın konağı, işgal kuvvetlerinin baskınına uğrayınca Kemal ile Mehpare tekrar Ahmet Reşat Paşa’nın konağına kaçmayı başarırlar. Anadolu’daki milli mücadeleye katılmak isteyen Azra Hanım, baskından sonra konağını terk etmek zorunda kalır ve Anadolu’ya geçinceye kadar Ahmet Reşat Efendi’nin konağına yerleşir. Anadolu’ya geçtiğinde Antep dolaylarına gider. Orada bir Fransız subayına gönül verir ama bir işgal askeri olduğu için onunla evlenmeyip aşkını kalbine gömer...
Kemal de artık hastalığından kurtulması için milli mücadelede daha etkin bir görev almak üzere arkadaşı Mahir’in yardımıyla Anadolu’ya geçer ama gitmeden önce dayısından izin alarak Mehpare ile evlenir. Telgraf ağı kurmak görevi ile Eskişehir’e gidişinden bir süre sonra konağa ölüm haberi ulaşır. Milli mücadele, ülkenin işgalden kurtuluşu ile sonlanır, padişah ülkeyi terk eder. Savaşta milli ordunun yanında yer almayanlar Ankara hükümeti tarafından vatan haini ilan edilir. Ahmet Reşat Efendi de vatan haini ilan edilme tehlikesiyle karşılaşır ve kaçmak zorunda kalır. Ahmet Reşat Bey, gitmeden önce konak halkını Mahir’e emanet eder. Mahir, Ahmet Reşat’ın büyük kızı Leman Hanım ile evlenmek için izin ister. Mahir ile Leman’ın nikahı hemen kıyılır ve Ahmet Reşat Bey, bir İtalyan vapuruyla ülkeyi terk eder...
Sabah kimsenin kendisini uğurlamasını istemiyordu. Erkenden Konaktan ayrılacak limana inecek ve kendisi gibi vatanı terk etmek zorunda kalan kader arkadaşlarıyla beraber İtalyan vapuruyla vatanı terk edecekti. Ahmet Reşat hiç içine sindiremediği bu durum karşısında vatanını sevdiklerini geride bırakarak vapurunda kalkışıyla beraber ''Elveda İstanbul! Elveda şehrim!'' diye haykırıyordu...
İlerleyen günlerde Konağa bir mektup yazarak durumunun iyi olduğunu içinde bulunduğu durumu içine sindiremediğini ve en kısa zamanda Romanya da Peşte de buluşabileceklerini Behice’sine yazıyordu. Konaktan da iyi haberler vardı. Kızı Leman’ın da bir kızı olmuştu. Adını Sitare koymuşlardı. Sitare Farsçada yıldız manasına geliyordu. Herkes ve her şey burnun da tütüyordu Ahmet Reşat Efendinin gelecekle ilgili hayır dualar ederek mektubuna son veriyordu...
Bizi instagramdan takip edin 👉 İnstagram.com/birsozyazarim
Ayşe Kulin'in bugüne kadar, 18 roman, 4 öykü, deneme, derleme, biyografi, otobiyografi, araştırma ve çocuk kitabı bulunur...
Daha önce ''Handan'' adlı eserini incelemiştik,
AYŞE KULİN
''Veda''dan Alıntılar;
''...Uyumak! Uyumak! Uyumak sonsuza kadar! Sonsuza kadar. Beyaz bir kelebek gibi savrularak rüzgarın önünde, yedi kat göğü aşmak... Kar olmak... Beyaz ve sonsuz olmak... Sonsuzluk olmak!..''
Veda - Ayşe Kulin
''...Sanki bu vatan bir karpuz da her geçen gün elindeki dilimden, ağzının suları akarak, bir parça daha ısırıyor gavur...''
Veda - Ayşe Kulin
''...Başka çare yoksa ne yapılabilir ki? İnsan hiç olmazsa imkânsızı denemek istemez mi?..''
Veda - Ayşe Kulin
''...Kar altında uykuya dalmak dünyanın en güzel,en tatlı,en keyifli ölümüydü. Acısız sızısızdı. Sessiz sedasızdı. Kendini uykuya çabuk bırakana,beyaz bir kedi gibi,yumuşacık gelir,incitmeden alırdı canı. Uykuya direnenin karşısına ise gelinliğini giymiş,duvağını takmış,dünya güzeli bir kız suretinde belirirdi bembeyaz ölüm...''
Veda - Ayşe Kulin
''...Ölüme meydan okumak, hayata asılmaktı. Allah’ın verdiği emaneti Azrail’den sakınmaktı. Bir nefes daha alabilmekti, ciğeri bir kez daha havayla doldurup boşaltabilmekti. Bir kez daha atmasıydı kalbin, kanın damarda bir sefer daha dolanmasıydı, bir an, bir saniye, bir salise daha yeryüzünde kalmaktı onca acıya, ıstıraba, çılgına çeviren soğuğa rağmen...''
Veda - Ayşe Kulin
AYŞE KULİN
''Veda''ya Kişisel Yorumum;
- Roman hakim bakış açısıyla anlatılmıştır, olay örgüsü hem gerçek hem de yazarın betimlemesidir...
- Anlatımda benzetme, betimleme ve tasvirlerden yararlanılmıştır...
- Yazar, kurguyu bilir, o sıraya göre romanı yönetir. Ayrıca yazar taraflı bir dildedir. Yani sadece gözlem yapıp aktarmamış, kurguyu hislerini de katarak okuyucuya aktarmıştır...
- Diyalog, mektup tekniği kullanılmıştır. Bu sayede kişilerin psikolojileri, düşünceleri onların doğrudan ilgili kişi ağzından öğrenilmiş olur. Romanda zaman; 1920 yılının başlarında başlar, 1922’nin sonlarında biter. Son bölümde de Ahmet Reşat Bey’den gelen 1924 tarihli bir mektup vardır. Olayların geçtiği mekanlar, İstanbul, Reşat Bey’in konağı, Azra Hanımların konağı, Beşiktaş, Beyazıt,çiftlik... Ayrıca romanın dili yalın ve akıcıdır...
- Romanda mekan-psikoloji ilişkisi kurulur. Kişi mekanı psikolojisine göre yorumlar.Örneğin, Kemal, Azra Hanımların evindeyken oraya baskın yapılır. Kemal ise saklanmak için geçide girer. Orası karanlık ve soğuktur. Kemal burada çok bunalır, orayı mezara benzetir, çünkü ona Sarıkamış günlerini hatırlatır...
- Romanda olay örgüsü, tek zincir halindedir. İstanbul’un işgali ile başlar, Reşat Bey’in ülkeden gitmesi ile son bulur...
- Daha çok değerlendirilecek, konuşulacak yönü var ama ben kısaca size ''okuyun'' diyorum...
- Her edebiyat severin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser...
- OKU👌👌👌
👇
Öneri; Bunu okuyan buna da okuyor. Tıklayınız.
Öneri; Bunu okuyan buna da okuyor. Tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder