KARA KİTAP
Okunması gereken kitaplar bölümüz de bugün yine muhteşem bir eser ile karşınızdayım. Hepimiz oradan buradan muhakkak duymuşuzdur ''Kara Kitap''ı...
Orhan Pamuk'u duymamak zaten bizim ayıbımız olurdu, ki zaten benim yazılarımı okuyan Orhan Pamuk'u duymamasının imkanı yok iki hafta önce ki yayınımda yine bir güzel eserini değerlendirmiştim...
Eğer hala onu da okumadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz...
Neden ''Kara Kitap'' ?
Kara Kitap, Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk’un 1990 yılında yayımlanan romanıdır. Dünya çapında ünlü olan roman birçok farklı dile çevrilmiştir...
Kara Kitap amcasının kızıyla evli olan avukat Galip, karısı (aynı zamanda kuzeni) Rüya ve Rüya’nın üvey ağabeysi Milliyet gazetesinde köşe yazarı olan Celal Salik karakterlerinin üzerine kurulmuştur...
Daha detaylı olarak konusu bölümünde anlatacağım...
Kara Kitap ilk olarak 1990 yılında yayımlandı. Sırasıyla ''Can Yayınları'' , ''İletişim Yayınları'' , ''Yapı Kredi Yayınları'' tarafından baskısı yapıldı. En son baskısı 2016 yılında yapılmıştır...
Eğer almak isterseniz ilk girişteki kapak tasarımına sahip olan romanı elde edeceksiniz, hemen yukarıda görmüş olduklarınız daha eski kapak tasarımlarıdır, elbette bulabilirsiniz eski baskılı kitapları ama biraz araştırmak gerek. 17. baskı kapak tasarımı romanın adı ve konusu ile uyuşmaktadır, ilk baskı bir resimden oluşur, son baskılar ise erkek vesikalıklarının üzerine gelmiş kadın manken bulunur...
Eğer almak isterseniz ilk girişteki kapak tasarımına sahip olan romanı elde edeceksiniz, hemen yukarıda görmüş olduklarınız daha eski kapak tasarımlarıdır, elbette bulabilirsiniz eski baskılı kitapları ama biraz araştırmak gerek. 17. baskı kapak tasarımı romanın adı ve konusu ile uyuşmaktadır, ilk baskı bir resimden oluşur, son baskılar ise erkek vesikalıklarının üzerine gelmiş kadın manken bulunur...
Romanın toplam sayfa sayısı 476'dır...
Peki ''Kara Kitap''ın Konusu Nedir ?
Galip, İstanbul’da yaşayan bir avukattır. Bir gün karısı Rüya, bir not yazarak Galip’i terk eder. Galip, İstanbul’u dolaşarak ipuçları toplamak için çalışmalara başlar...
Romanın ana karakterleri; Celal, Rüya, İskender, Belkıs, Melih amca, Suzan yenge...
Bu arada Kitap Şeyh Galip’in Hüsn-ü Aşk isimli eserinin çağımıza uyarlanmış şeklidir. Kitaptaki Milliyet yazarı “Celal Salik” Mevlana ; avukat Galip, Mevlana’dan beş yüzyıl sonra Mevlevilik yolunda şeyhlik makamına ulaşmış Şeyh Galip’tir. Galip, Hüsn-ü Aşk’taki erkek kahraman Aşk’ı; Rüya ise kadın kahraman Hüsn’ü temsil eder...
Celal, Galip’in amcasının oğlu, aynı zamanda karısı Rüya’nın erkek kardeşidir. Milliyet Gazetesi’nde köşe yazarı olarak çalışmaktadır. Galip, karısının Celal ile birlikte olduğunu düşünür, çünkü Celal de kayıptır...
Galip, ikisinin nerede olduğunu anlayabilmek için Celal gibi yaşaması ve onun gibi düşünmesi gerektiğine inanır. O nedenle Celal’in gizli evini bulur ve orada yaşamaya başlar. Bir süre sonra tamamen Celal gibi davranmaya, onun kıyafetlerini giymeye, onun köşe yazılarını yazmaya başlar...
Rüya ve Celal, aynı zamanda Galip’in çocukluktan beri arkadaşlarıdır. Galip o zamanlardan beri Celal’e özenmekte ve onun yerinde olmak istemektedir. Karısıyla Celal’in kaybolmaları, Galip’in çocukluğundan beri istediği şeyi gerçekleştirip Celal’in yerine geçmesi için bir fırsat olmuştur...
Çocukluk hayalini gerçekleştirme fırsatı elde eden Galip, bir süre sonra karısını tamamen unutur ve aramayı bırakır. Artık kendisini gazeteci Celal olmaya kaptırmıştır. Köşe yazıları yazmaya devam eder. Telefonda hayranlarıyla Celal’miş gibi konuşmaya başlar. Hatta BBC televizyonundan gelenlerle röportaj dahi yapar...
Bir gün Celal ile Rüya yolda yürürlerken, Celal’in karısını ayarttığını iddia eden bir adam tarafından vurularak öldürülürler. Karısının ve Celal’in ölmesinin ardından Galip, avukatlığa geri döner ama bir yandan da köşe yazıları yazmayı sürdürür...
Celal, Galip’in amcasının oğlu, aynı zamanda karısı Rüya’nın erkek kardeşidir. Milliyet Gazetesi’nde köşe yazarı olarak çalışmaktadır. Galip, karısının Celal ile birlikte olduğunu düşünür, çünkü Celal de kayıptır...
Galip, ikisinin nerede olduğunu anlayabilmek için Celal gibi yaşaması ve onun gibi düşünmesi gerektiğine inanır. O nedenle Celal’in gizli evini bulur ve orada yaşamaya başlar. Bir süre sonra tamamen Celal gibi davranmaya, onun kıyafetlerini giymeye, onun köşe yazılarını yazmaya başlar...
Rüya ve Celal, aynı zamanda Galip’in çocukluktan beri arkadaşlarıdır. Galip o zamanlardan beri Celal’e özenmekte ve onun yerinde olmak istemektedir. Karısıyla Celal’in kaybolmaları, Galip’in çocukluğundan beri istediği şeyi gerçekleştirip Celal’in yerine geçmesi için bir fırsat olmuştur...
Çocukluk hayalini gerçekleştirme fırsatı elde eden Galip, bir süre sonra karısını tamamen unutur ve aramayı bırakır. Artık kendisini gazeteci Celal olmaya kaptırmıştır. Köşe yazıları yazmaya devam eder. Telefonda hayranlarıyla Celal’miş gibi konuşmaya başlar. Hatta BBC televizyonundan gelenlerle röportaj dahi yapar...
Bir gün Celal ile Rüya yolda yürürlerken, Celal’in karısını ayarttığını iddia eden bir adam tarafından vurularak öldürülürler. Karısının ve Celal’in ölmesinin ardından Galip, avukatlığa geri döner ama bir yandan da köşe yazıları yazmayı sürdürür...
Kitabı karmaşık yapan en önemli özelliklerden biri kitapta olayların akışına ara verdirten, ama bir yandan da olayların akışına yön veren Celal Salik’in köşe yazılarının sırayla bölümler halinde sunulmasıdır.Okuyucu bir yandan Galip’in arayışına, hüznüne ve aşkına ortak olurken diğer yandan Celal’in yazılarıyla kimi zaman kurmaca, kimi zaman gerçek olan bir işaretler dünyasına da adım atmaktadır.Galip, Celal’in bu yazılarının kendine bir işaret verdiğini hissederek bu yazıların Rüya’yı bulmasına yardım edeceğine inanarak arayışına devam etmektedir.Celal’in köşe yazıları Mevlana’dan Hurufiliğe, Attar’dan Poe’ya, Binbir Gece Masallarından Hüsn-ü Aşka kadar geniş bir yelpaze ve detaylarla süslenirken aslında kitabın ana konularından bazıları olan kimlik bölünmelerini ben-öteki sorunsalını, yabancılaşmayı,eşyaların, harflerin dilini ve bu dilin nasıl bir meta haline dönüştüğünü, insanın salt kendisi olup olamayacağını ve karısı tarafından terk edilen aşık bir adamın hikayesini de okuyucunun kafasına kök saldırtarak anlatmakta...
Bizi instagramdan takip edin 👉 İnstagram.com/birsozyazarim
ORHAN PAMUK
Orhan Pamuk'un bu güne kadar, 11 roman, 3 anı yazısı, 1 senaryo yazısı ve çok sayıda öykü, anlatı ve hikayesi vardır ve burada yazamayacağım kadar çok ödülleri vardır.👍😊
Tabi ki ilerleyen günlerde okuduğum diğer romanlarını da sizinle paylaşacağım...
Daha önce değerlendirdiğim ''Masumiyet Müzesi''ni eğer hala okumadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz...
''Kara Kitap'' hakkında uluslararası yazarların sözleri;
"Zengin, yaratıcı, modern bir ulusal destan."
-The Sunday Times, İngiltere
''Pamuk Kara Kitap'la, romanın bir edebi tür olarak hâlâ hayatta olduğunu, hâlâ bir potansiyeli ve geleceği olduğunu kanıtladı. Bunları yapan biri ne zamandır çıkmıyordu."
-Nobel Komitesi Başkanı Horace Engdahl-
''Kara Kitap''tan Alıntılar;
"...Hafızanın bahçesi çoraklaşmaya başlayınca insan elde kalan son ağaç ve güllerin üzerine şefkatle titrer. Kuruyup gitmesinler diye sabahtan akşama kadar onları sulayıp okşuyorum : Hatırlıyorum hatırlıyorum ki unutmayayım..."
Kara Kitap - Orhan Pamuk
''...Bütün sefaletin, acılarımızın kaynağı içimizdeki günahkârlar, tefeciler, kan içiciler, zalimler ya da öyle oldukları halde sureti haktan gözükenler olmasın sakın?..''
Kara Kitap - Orhan Pamuk
''...Böylece hayatımın ilk yarısını bir başkası olmak istediğim için kendim olamadan, ikinci yarısını da kendim olamadığım için pişman olduğum için bir başkası olarak geçirecektim...''
Kara Kitap - Orhan Pamuk
''...Geçmişimde kalmış, küçük, önemsiz, basit bir ayrıntıyı, yıllar sonra, beni öldürmek isteyen acımasız bir katil gibi, anlaşılmaz bir intikamı yıllarca kovalamış bir çılgın gibi, birden düşüncelerimin ve hayallerimin orta yerinde bulmak aklımı başımdan alıyor...''
Kara Kitap - Orhan Pamuk
''...Hiçbir zaman inandıramadım seni, sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. Hiçbir zaman inandıramadım seni o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine...''
Kara Kitap - Orhan Pamuk
- Roman hakkında çok eleştiri yapıldı, hatta bu eleştirilerin bir kitabı bile çıktı onu okumadım henüz ama vermek istediği mesaj bariz belli...
- Dili sade yazılmış bir kitap, akıcı ve merak uyandıran cinsten...
- Okuyucuya vermek istediği mesajı konusu hakkında gereken ipucunu, "Karlı Gecenin Aşk Hikâyeleri" bölümünde veriyor...
- Metafiction diye bir kavram vardır, yani eskiden beri vardı ama Orhan Pamuk'un bu kitabında da o anlatıya rastlarız, yani hikâyenin kendisinden çok hikâye anlatma üzerinde" duran bir romandır, başka bir deyişle, kitabı okuyanlar bilir, okumayanlar da okuyunca anlayacaktır Yani anlatı olarak vardır Celâl ve yazıları tükenince yok olur. Başka bir deyişle Galip'in aradığı Celâl yazarlığı, yazma edinimini , yaratmayı temsil eder gibi görünmektedir ve Galip Şehrikalp apartmanında Celâl'e dönüştüğünde ya da ikinci kişiliğini bulduğunda yazar olur, yazmaya başlar...
- Kara Kitap dediğim gibi, bir bakıma, kurmaca hakkında bir kitaptır ve ortaya koyduğu roman anlayışına göre, kurmaca metnin gerçeklikle değil, diğer metinlerle olan ilişkisi önemlidir...
- Kara Kitap'ta adı verilmeden göndermeler yapılan, hatta bir iç metin olarak kullanılan Batı edebiyatından yapıtlar da var, ama bunlar arasında ilişki kurmayı yazar okura bırakmış...
- Daha çok değerlendirilecek, konuşulacak yönü var ama ben kısaca size ''okuyun'' diyorum...
- Her edebiyat severin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser...
- OKU👌👌👌
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder