Tehlikeli Oyunlar
Herkese merhaba arkadaşlar, umarım iyisinizdir ben çok iyiyim...
Yine muhteşem bir eser ile karşınızdayım... ''Tehlikeli Oyunlar''
Oğuz Atay'ın bu güzel eserini inceleyip değerlendirdim sizler için, daha önce muhteşem eser ''Tutunamayanlar''ı incelemiştim, eğer hala okumadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz...
Neden ''Tehlikeli Oyunlar'' ?
Kişisel sıkıntıları ele alan romanda, kargaşa içinde olan bir adamın hayatını ele alır. Roman daha çok monologdur...
Oğuz Atay'ın bu konuda çok güzel bir yorumu var onu sizinle paylaşmak istiyorum;
Sanırım bu romanın kahramanı da tutunamıyor. Bu konudaki yakınmalarını pek ciddiye almıyorum. Selim kadar haklı değil galiba. Hikmet de (yeni romanın kahramanı) bunun farkında olacak ki tatsız sıkıntılarını dindirmek için oyunlara başvuruyor. Kitabın adı ‘Tehlikeli Oyunlar’ olacak.'' diye...
Daha detaylı olarak konusu bölümünde anlatacağım...
Tehlikeli oyunlar ilk olarak 1973 yılında yılında baskıya girdi. Son baskı ise 2004 yılında iletişim yayınları tarafından yapıldı. Fakat bu güzel eser için YKY''nın da bir el atması gerekir, hem reklam hem de yeni baskı için, buradan da yetkililere duyurulur...😊
Romanın toplam safa sayısı 479 sayfadır. Tüm romanlarında olduğu gibi kapak tasarımında Oğuz Atay'ın fotoğrafı bulunur...
Peki '' Tehlikeli Oyunlar''ın Konusu Nedir ?
Baş kahraman Hikmet, hayatı yetersiz bulur. Halinden şikayetçidir ama işlerin düzelmesi konusunda hiç ümidi yoktur. Kendince bazı şeyler düzeltmek için verdiği ufak çabaları da sonuçsuz kalır. Ruhsal bunalım yaşayan, uyum sağlamakta zorlanan Hikmet, yazarın da belirttiği gibi bir "tutunamayan" örneğidir...
Yazar, Hikmet’i yaratırken birçok kaynaktan beslenmiş: William Shakespeare'in Hamlet'i ve İncil’deki kutsal üçlü (teslis) bunlardan ikisi. Hikmet, teslisteki İsa figürünü canlandırıyor. Tanrı ve Meryem Ana’yı çağrıştıran figürler de Hikmet’in aynı gecekonduda yaşadığı (ya da yaşadığını hayal ettiği) Albay ve Nurhayat Hanım karakterleri...
Hikmet Benol’un gözünden yazılmış Tehlikeli Oyunlar, her okunduğunda başka anlamlar bulunabilecek oldukça uzun paragraflarla ve imgelerle dolu bir roman. Bolca iç konuşmalar ve düşle gerçek arasında gidip gelen roman boyunca yazarın hayalindeki bir insanın iç dünyasını nasıl bu kadar ayrıntılı ve özenli yazdığına şaşırıp kalırız. Postmodernizmin ülkemizdeki ilk örneği olarak kabul edilen roman, günümüzde bol aksiyonlu, cinayetli veya olağanüstü güçler çerçevesinde yazılmış romanlar okumaya alışkın kişiler için oldukça ilginç ve gerçek bir edebiyat deneyimi olacaktır...
Mekânın gecekondu olarak seçilmesi de tesadüf değildir. Kent kökenli olan Hikmet için gecekondu aykırı bir mekândır ve bunun yarattığı yabancılaştırıcı etkiyi, soyut iç dünya atmosferi yaratmak için kullanılır. Romanda yine Tutunamayanlar gibi iç konuşmalara oldukça sık rastlanır ve okuyucuya aktarılan Hikmet’in yaşamının düş mü gerçek mi olduğu netleştirilmez...
Tiyatroya da uyarlanan romanda, olay örgüsünün öneminden çok Hikmet’in iç hesaplaşmasıyla ilgileniriz. Bilgisayardan oyun oynarken oyundaki karakterlerin birden içinde bulundukları ‘oyunu’ fark etmeleri gibi Hikmet de hayatın her ince detayını sorgulayan, bir yandan onunla dalga geçen, bir yandan da hayatla ilgili büyük bir umutsuzluğa kapılmış bir karakterdir. Diyalogların çoğu üst katta oturan albayla gerçekleşir. Böylece benzer olayları hem albayın hem Hikmet’in gözünden görerek Hikmet’in dünyaya bakışını daha iyi anlamaya çalışırız...
Kitap hakkında yazılan eleştirilerin çoğu bir insanın bedenine kaç farklı kişinin sığabileceğini tartışırken, aslında bir kitaba kaç farklı ‘kitabın’ sığabileceği bu roman için ayrı bir tartışma konusudur. Bu karmaşık ve şizofrenik anlatıda her cümle birbirini desteklemez, ironiler ve ince mizahlar vardır, insan okurken bir yandan da kendini sorgular. Her okuyanın farklı anlamlara ulaşması kaçınılmazdır...
Son olarak, biraz araştırmayla Tehlikeli Oyunlar’a yazarın günlükleriyle beraber bakıldığında romanın adeta bir otobiyografiyi andırdığını görürüz. Hikmet’in anlaşılma umudu içindeki anlaşılmazlığının sonucu belli olur; intihar. Yazarın intihar ederek ölmediğini bilsek de, kitaptaki şu cümleler yeterince düşündürücüdür;
"Yazar ölmek istediğinde romanında birileri kendini asar aynı sebeplerden."
"Değil mi albayım? Allah belanı versin Hikmet! Peki albayım."
"Yazar ölmek istediğinde romanında birileri kendini asar aynı sebeplerden."
"Değil mi albayım? Allah belanı versin Hikmet! Peki albayım."
OĞUZ ATAY
Oğuz Atay'ın bugüne kadar 4 roman, 1 hikaye,1 oyun, 1 günlüğü bulunmaktadır... Haliyle hepsi okunması gereken kitaplar arasında yer almaktadır. İlerleyen günlerde diğer romanlarını da kaleme alacağım...
Daha önce ''Tutunamayanlar''ı incelemiştim, hala okumadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz...
OĞUZ ATAY
''Tehlikeli Oyunlar''dan Alıntılar;
"...Beni anlamalısın... Çünkü ben bir kitap değilim. Öldükten sonra kimse beni okuyamaz. O yüzden yaşarken anlaşılmaya mecburum..."
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
"...Yirmi yaşındayken, böyle heyecanları ifade edemeyecek kadar beceriksizdim; şimdi de gülünç buluyorum bu heyecanları. Alın size trajedi..."
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
"...Bir türlü sonuna gidemiyorduk rüyalarımızın. Korkuyorduk. Korkuyordum. Hayallerinde bile korkar mı insan?.."
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
"...Gündüz çevremizde dolaşan bir sıcaklık ve gece yatağımızda bir rahatlık ya da gündüz, çevremizde bir rahatlık ve gece yatağımızda dolaşan bir sıcaklık uğruna bütün hayallerimizden vazgeçmemiz gerekiyordu..."
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
"...Kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum..."
Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
OĞUZ ATAY
''Tehlikeli Oyunlar''a Kişisel Yorumum;
- Ponstmodernizm'in ülkemizde ki ilk eseri olarak kabul edilir ve bende öyle kabul ediyorum...
- Roman akıcı bir üsluba sahiptir fakat yer, mekan, zaman kavramları biraz karışıktır, bu da okuyucunun kafasını karıştırır gibi gözükse de öyle değil, aksine romandan kopmamak için yapılmıştır, yani okuyucuyu sürekli bir düşünce halinde bırakır ve düşünmeye sevk eder...
- Roman metinler arası geçiş teknikleri ile başlar ve monolog bir romandır...
- Roman da toplumsal eleştiriler yapılmıştır fakat ben edebi yönüyle değerlendiriyorum...
- Roman aynı zaman da bir otobiyografik kitaptır, bunu hem romanı okuduğunuz zaman hem de ana karakterin gerçekle uyumunu ve uyumsuzluğunu tahlil ettiğiniz zaman anlayabiliyorsunuz...
- Çok okunmuş bir roman değil ne yazık ki, 80 kuşağında okuyucu bulan roman şu dönemde gündemde değil, ama kesinlikle tavsiyemdir, alın ve okuyun...
- Her edebiyat severin kütüphanesinde bulunması gereken bir romandır.
- OKU👌👌👌
👇
Öneri; Bunu okuyan buna da okuyor. Tıklayınız.
Öneri; Bunu okuyan buna da okuyor. Tıklayınız.
Sosyal medya:
Blog Yazarı Coşkun Soylu;
Blog Yazarı Coşkun Soylu;
Arkadaşlar yazımı okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Lütfen takip etmeyi ve devamının gelmesini istiyorsanız beni takip edip yorumlanmasını istediğiniz kitabı yorumlarda yazmayı unutmayın...!
Diğer yazılarım için;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder